8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ KUTLU OLSUN

Birleşmiş Milletler, bu yılki 8 Mart Dünya Kadınlar Gününün temasını “Kadın için insan onuruna yakışır iş imkanlarının yolu eğitim, öğrenim, bilim ve teknolojiye erişimde eşitlikten geçer” olarak belirledi. Türkiye’de kadın hakları alanında bir çok alanda ilerleme sağlanmış olmasına rağmen dikkat edilmesi gereken noktalar da bulunuyor . 2010 verilerine göre erkeklerin işgücüne katılım oranı %70,4 iken, bu oran kadınlar için % 27,5’te kalıyor. Bu oran, % 52 olan dünya ortalamasının çok gerisinde kalıyor.

 

www.yenifoca.com  – Toplumsal cinsiyet ayrımcılığı küresel bir salgın olarak varlığını sürdürüyor. Ancak, kız çocuklarının okuldan alınarak zorla evlendirildiği, kadınların iş imkanlarının kısıtlı olduğu ve kadına karşı şiddetin günlük hayatın bir parçası haline geldiği bir dünyayı kabullenmek artık mümkün değil.
Kadınların haklarından mahrum bırakılmaları, nüfusun yarısının ekonomik ve sosyal potansiyelinin atıl bırakılması anlamına geliyor. Bu gücü harekete geçirebilmek için kadınlara siyasette, bilim ve teknolojide ve özel sektörde yer açılması gerekiyor.

Bu bağlamda, Küresel rakamlara baktığımızda, kadınlar için insan onuruna yakışır iş imkanları yaratmak ve böylece 21. yüzyılı toplumsal cinsiyet eşitliğinin gerçek anlamda sağlandığı bir dönem olarak tarihe yazdırmak için hep birlikte ve hemen harekete geçmemiz gerektiği görülüyor. Ancak çözüm bekleyen bir çok sorun olduğunu da unutmamamız gerekiyor.

İstatistikler toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin küresel bir sorun olduğunu gösteriyor


• Kadınların yüzde 70’i şiddete maruz kalıyor.
• Dünya genelindeki 759 milyon okuma yazma bilmeyen yetişkinin üçte ikisini kadınlar oluşturuyor.
• Kadınlar düşük ücretli, düşük statülü, yarı zamanlı veya kısa dönemli işlerde çalışıyor, yeterli sosyal güvenlik imkanlarına ulaşamıyor. Aynı işi yapsalar dahi erkeklerden yüzde 20 ile 30 daha düşük ücret alıyor.
• Üniversite seviyesinde kadınlar sosyal bilimler gibi alanlarda daha fazla yer alıyor. Mühendislik alanında ise daha az ilerleme sağlanmış bulunuyor. 2007 rakamlarına göre mühendislik ve inşaat alanlarındaki kız öğrencilerin oranı yüzde 21’de kalıyor.
• Çalışma saatlerinin üçte ikisi kadınlar tarafından dolduruluyor, ancak dünya gelir ortalamasının ancak onda birini ücret olarak alıyorlar. Dünyadaki menkul ve gayri menkullerin sadece yüzde birine sahipler.
• Cinsel ayrımcılık, insan tacirlerinin eline düşme, uyum, siyasette yeterli derecede temsil edilememe, kaynaklara ulaşmada karşılaşılan eşitsizlikler, temel hizmetlere ulaşılmasında yaşanan sıkıntılar göçmen kadınların karşı karşıya kaldığı sorunların başında geliyor.
• Dünyadaki göçmen nüfusun % 49’unu kadınlar oluşturuyor.
• İkamet izni bedeli, temel sosyal hizmetlere kısıtlı ulaşım, cinsel şiddet ve güvenli ikamet imkanına sahip olamamak mülteci kadınların karşı karşıya bulunduğu eşitlikten yoksun statülerinin ana unsurlarını teşkil ediyor.
Türkiye’de bir çok alanda ilerleme sağlanmış olmasına rağmen dikkat edilmesi gereken noktalar da bulunuyor
• Kasım 2010 verilerine göre erkeklerin işgücüne katılım oranı %70,4 iken, bu oran kadınlar için % 27,5’te kalıyor. Bu oran, % 52 olan dünya ortalamasının çok gerisinde kalıyor.
• Kadınlara yönelik sosyal ve ekonomik engellerden kaynaklanan olumsuz önyargıların yaygınlığı nedeniyle, kadınlar işgücü piyasasına girerken ve bu piyasada tutunurken ciddi zorluklarla karşılaşıyor. Bu da, Kasım 2010 itibariyle % 19,6 olan tarım dışı kadın işsizlik oranında açıkça gözleniyor.
• Türkiye’de kadınlar erkeklere oranla daha az ücretli, güvencesiz, düşük seviyeli ve korunmasız işlerde istihdam ediliyor. Küresel ekonomik ve mali krizin olumsuz etkileri iş piyasasındaki kadınların konumunu daha da güvencesiz hale getiriyor. Son yıllarda artan oranda kadınlar yarı-zamanlı ve enformel işlerde çalışır hale geliyor, bu da iş piyasasındaki kadın işçilerin marjinalleşmesine yol açıyor.
• Özellikle özel sektörde kadın ve erkekler arasında ücret farklılıkları görülüyor. Erkek işçiler kadın işçilerden % 30 daha fazla ücret kazanıyor.
• Enformel istihdam kadınlar için bütün iş alanlarında çok yaygın görülüyor. 2010 yılı verilerine göre, çalışan kadınların % 58’i sosyal güvenceden yoksun olarak çalışıyor. Dünyada ise güvencesiz işlerde çalışan kadınların oranı % 51,2’ olarak belirlenmiş bulunuyor.
• Kırsal kesimde tarım sektörü, kentte ise hizmet sektörü kadınların en yoğun istihdam edildiği sektörleri oluşturuyor.
• Her üç kadından biri şiddete maruz kalıyor.
• Töre ve namus cinayetleri kadınlara yönelik şiddetin önemli bir yönünü teşkil ediyor.
• Evde gerçekleşen doğum oranı Türkiye'nin Batı'sında yüzde 3,3 iken Doğu illerinde bu oran yüzde 27,3'e çıkıyor.
• 2008 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması verilerine göre 15-19 yaş arasındaki kadınlar arasındaki doğum oranı; şehirlerde yüzde 5 iken kırsal alanlarda bu oran yüzde 8,6 olarak kendini gösteriyor.
• Binyıl Kalkınma Hedefleri İlerleme Raporu özellikle Binyıl Kalkınma Hedefleri’nin başarısının önünde engel olarak duran coğrafi ayrım ve toplumsal cinsiyet ayrımıyla ilgili var olan yapısal eşitsizlikleri vurguluyor. Başlıca eksiklik kadınların karar alma mekanizmasına katılımlarında ortaya çıkıyor: Parlamentoda kadın temsilcilerin oranı yüzde 9.1 (550 milletvekilinin yalnızca 50’si kadındır) iken yerel yönetimlerde bu oran yüzde 2’nin altına düşüyor.
• UNDP’nin 2010 Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi (GII), Türkiye’yi, 138 ülke arasında, üreme sağlığı, siyasi temsil ve işgücü piyasasına katılımda 77. sıraya koyuyor.
• 2010 Binyıl Kalkınma Hedefleri (BKH) İlerleme Raporu’na göre Türkiye ilköğretimdeki cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldırma hedefine hemen hemen ulaşmış olmasına rağmen orta öğretime devam etmeyen kızların oranı dikkate değer seviyeye çıkıyor. .


 

 

Anket

ANKETLERİMİZLE YENİ FOÇANIN NABZINI TUTUYORUZ.
Seçenek yoktur!


Hava Durumu